Edremit Zeytin ve Zeytinyağı Derneği Balıkesir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nce, zeytin ve zeytinyağı üretimi ve pazarlanmasında karşılaşılan sorunlar ve çözümüne yönelik Fizibilite çalışmasına katkı sunmak için bir rapor hazırladı. Hazırlanan rapor Tarım ve Orman Bakanlığı’na ulaştırılmak üzere ilgili kuruma teslim edildi. İşte Edremit Zeytin ve Zeytinyağı Derneği tarafından hazırlanan o rapor;
ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI ÜRETİMİ VE PAZARLANMASINDA KARŞILAŞILAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Balıkesir İl Tarım ve Orman Müdürlüğünce 14.11.2024 günü, Havran İlçesi Kültür merkezinde düzenlenen, Havran ve Edremit Ziraat Odası Başkanlıkları, Edremit Ticaret Odası ve Ticaret Borsası Başkanlıkları ve üreticilerin de davet edildiği, Zeytin Zeytinyağı üretimi ile ilgili değerlendirme toplantısı düzenlediği ve bu konuda öncülük ettiği için Edremit Zeytin Zeytinyağı Derneği olarak teşekkür ediyoruz.
Bundan sonra yapılacak toplantıların bir takvime bağlı olarak, Belediye Başkanlıkları, Büyükşehir Belediye Başkanlığı veya yardımcılarının, Ziraat Odası Başkanlıklarının, Edremit Zeytincilik Enstitüsü Müdürlüğü ile Edremit Fidancılık Araştırma Müdürlüğünün, konuyla ilgili dernek ve üreticilerin katılımı ile yapılması halinde daha faydalı olacağı düşünmekteyiz.
Toplantıdan son anda haberimizin olması ancak toplantı gündeminden bilgi sahibi olmamamız, toplantının bir bilgilendirmeden ibaret olacağı sanısıyla herhangi bir hazırlık yapmadan toplantıya katıldığımızdan, ayrıca toplantıda söz alanların yüzeysel değerlendirmeleri de göz önüne alınarak hazırlıksız ayaküstü yapılacak değerlendirmenin eksik olacağı düşüncesiyle söz almayarak sektörün sorunları ve çözüm önerilerimizin yazılı bir rapor halinde müdürlüğünüze sunmanın daha doğru olacağı düşüncesiyle bu raporumuzu düzenlemiş bulunuyoruz.
Zeytincilik sektörünün sorunları; üretimle ilgili sorunlar, idari yapılanma ve mevzuat sorunları, depolama sorunları, Pazarlama ve tanıtım sorunları şeklinde dört aşamalı olarak, değerlendirmenin daha doğru olacağını değerlendiriyoruz.
ÜRETİMLE İLGİLİ SORUNLAR:
A. Üreticiler açısından ele aldığımız da:
1. Bu yıl için öncelikli olan ve sonraki yıllarda da iklim değişikliği nedeniyle önceliğini koruyacak olan sulama sorunudur.Giderilmesi için, Kırsal Kalkınma desteklemeleri kapsamında, damlama sulama ile yağmurlama sulama tesisi oluşturulmasının planlanması, su tutucu polimerler ve toprak düzenleyicilerin destek kapsamına alınmasıdır. Bölgemizdeki Havran barajı suyunun DSİ sondajları ile sulama yapılan alanlarda kullandırılmayarak, baraj kod seviyesinden yüksekte kalan yerlere ilave sulama hatlarının tesisi sorunun çözümüne katkı sunacaktır.
2. İlaçlama sorunu; bölgemizde yaygın olarak zeytin sineği sorunu bulunmakta ve kalite kayıplarına neden olmaktadır. Bölgemizde sınırlı da olsa yürütülen iyi tarım ile organik tarım faaliyetlerine zarar vermeyecek ilaçlama faaliyetlerinin devletçe yürütülmesi veya bu konuda üreticilere destekte bulunulması sorunun büyük oranda çözümünü sağlayacaktır.
3. Hasat ve işçilik sorunları; Bölgemizde zeytin üretimi yapan üreticilerin arazilerinin küçük ölçekli oluşu göz önüne alındığında bireysel olarak hasat makinaları kullanımı yaygınlaşmaya başlamış olsa da,yetersizdir.Kaliteli hammadde üretimi yapılması göz önüne alındığında, belediyeler veya tarım ve orman müdürlükleri bünyesinde oluşturulacak daha kısa sürede hasat yapan kapsamlı hasat makinası parkları ile üreticilere destek olunması kaliteli ürün hasadında ve işçilik konusunda büyük fayda sağlayacaktır.
4. Üreticiye yapılan ürün desteklemeleri sorunu; Dane zeytin ile zeytinyağına yapılan destekleme miktarları günümüz ekonomik şartları göz önüne alınarak AB ülkeleri üreticilerine yapılan desteklemeler de baz alınarak üreticiyi gerçek manada tatmin edecek bir seviyeye çıkarmak üzere yeniden belirlenmeli ve her yıl için oransal olarak arttırılmalı ve destekleme yöntemi de desteğin gerçek üreticiye verilmesi için değiştirilmelidir.
5. Ürün fiyatı sorunu; Dane zeytinde Marmarabirlik, Zeytinyağında ise Tariş’in ürün fiyatları açıklamaları piyasayı belirleyici olmaktadır. Ancak bu kuruluşlar ürün fiyatlarını açıklayıncayakadar özel kuruluşlar ve firmalarca, ürünün yarısı düşük fiyatlardan toplanmakta ve bu durumdan üretici zarar görmektedir. Bu konuda gerek UZZK, gerekse Ticaret Odası, Ticaret Borsası ile Ziraat Odaları geri durmaktadırlar. Fiyat konusunda buğday vb. ürünlerde olduğu gibi hükümetçe bir taban fiyat belirlenmeli veya saydığım bu kurumlar maliyetleri hesap ederek hasat öncesi ortak olarak ürün fiyatı açıklamasında bulunmalıdır.
6. T.C. Ziraat bankasının, ÇKS kayıtlı çiftçilerimize kullandırdıkları sübvanse kredilere değişken faiz uygulanmaktadır. Çiftçilerimizce Üretim girdilerinin karşılanmasında kullanılan bu kredilere değişken faiz uygulanması, piyasa faizlerinin yükselmesi nedeniyle kredinin ödenmesinde mağduriyetlere neden olduğundan kullandırılan kredilere sabit faiz uygulanmasının uygun olacağını, ayrıca ÇKS kredisi tabir edilen kredinin verilmesinde baz alınan tapulu tarla dönüm miktarının, genel olarak çiftçilerimizin küçük ölçekli olması,mazot gübre alımlarının kredi miktarının altında kalması ve kredinin kullandırılmasının nakit olmayıp, bankkarta bağlanarak sadece gübre ve mazot alım giderlerinde, alım yapıldıkça kullandırılması, çiftçilerimizin üretim girdilerinin büyük bölümünü oluşturan işçilik giderlerinin karşılanmasında kullanamaması nedeniyle ikinci bir mağduriyete neden olmaktadır.
ÇKS sistemine tabi çiftçilerimizin T.C. Ziraat Bankasından kullandırılan krediler karşılığında gerekli ipotek, dosya masraflarının alındığı ve krediye faiz uygulandığı da göz önüne alınarak diğer kredilerde olduğu gibi, çiftçilerimizin üretim girdilerinin karşılanmasında kullandıkları bu kredinin karta bağlı olmaksızın nakit olarak kullandırılması durumunun, Tarım ve Orman Bakanlığımızca,T.C. Ziraat Bankası yönetimiyle görüşülmesinin uygun olacağını değerlendirmekteyiz. Aksi durumda bu kredi sadece adı var olacak ve kullanım olanağı kalmayacaktır.
B) Ürünü işleyerek üretimde bulunan işletmeler açısından ele aldığımızda;
1. Havran ilçesi sınırları içerisinde sofralık zeytin işleyen iki büyük işletme bulunmaktadır. Son yıllarda Burhaniye ilçemizde oluşturulan Organize Sanayi bölgesinde işletmeler de faaliyete geçmektedir. Bu işletmeler hammadde tedariklerini, öncelikli olarak önceden hasada başlayan Adana, Mersin, Aydın vb. illerden temin ederek faaliyetlerine başlamaktadır. Bu illerde zeytin üretim tesislerinin bulunmayışı üreticilerin ürünlerini, bu firmaların açıkladığı fiyatlardan satmaya zorunlu kılmakta, bölgemizde hasat başladığında ise bu illerde açıklanan fiyatlar baz alınmakta, Marmara Birlik fiyat açıkladığında bu işletmeler hammadde tedariğini neredeyse gerçekleştirmiş bulunmaktadır. Üretici ürününü gerçek değerinin altında satmak zorunda kalmaktadır. Zeytinyağında da benzer durum ortaya çıkmakta, Mersin, Hatay, Aydın, Manisa, İzmir illeri bölgelerinden zeytinler araçlarla fabrikalara getirilmekte ve bu bölgede işlenerek yağa çevrilmekte ve Edremit yöresi yağlar olarak pazarlaması yapılarak haksız rekabet ortamı yaratılmaktadır.
Edremit Körfez bölgesinde, genel olarak Edremit yağlık cinsi yaygın olmakla birlikte son yıllarda Gemlik ve Domat zeytin çeşitleri de yaygınlaşmıştır. Bölgemizin yaygın çeşidi Edremit yağlık zeytinden üretilen zeytin yağları lezzet ve aroma bakımından Dünyada önde gelen üç bölgeden biri olmasına ve eksikleri olsa da Coğrafi işaretli ürün olduğu dikkate alındığında, ilgililerce gerekli denetimlerin yapılmaması, bölgemiz ürününü gerçek değerinden uzaklaştırmakta, mevcut uygulama ile haksız rekabete neden olunmakta, bölgemiz ürününün tanınırlığı bakımından da ileriki yıllarda büyük olumsuzluklara neden olacağı değerlendirilmektedir. Tağşişle mücadelede olduğu gibi dışarıdan bölgemize coğrafi işaret kapsamında bulunan ürün ve hammadde girişinin önlenmesi halinde bu işletmelerin, anılan yerlerde tesisleşmesine neden olacak ve bu şekilde her bölgenin ürünü yerinde değerlenecek, bu durumun üreticilerimize pozitif yansımaları olacaktır.
2. Diğer bir husus Akhisar bölgesinde sofralık zeytin işleme tesislerinin yaygın oluşu nedeniyle bölgemizde kurulan alım istasyonlarında bölgemiz sofralık zeytinleri ham olarak Akhisar bölgesine nakledilmekte, orada işlendikten sonra dökme olarak tekrar bölgeye getirilerek pazarlanmaktadır. Bu durumda aracılar devreye girmekte ve işlenmiş ürün fiyatları suni olarak artmakta ve nihai tüketiciye pahalı fiyattan satılmakta, sonuçta nihai tüketici zarar görmektedir. Akhisar bölgesindeki işletmelere bakıldığında, işletmelerin % 80 inin küçük aile işletmesi olduğu görülmektedir. Bölgemiz ürününün yerinde değerlendirilmesi ve tüketiciye daha ucuz fiyattan sunulabilmesi için mahalle statüsünde bulunan köylerimizde butik tarzda küçük aile işletmelerinin oluşumu desteklenmeli, yerel yönetimler bu konuda girişimcilere engel değil, destek olmalıdır. Mevcut durumda Yerel yönetimlerin gerekli donanımlarının olmaması, gerekse ilgili birim görevlilerinin tarımsal üretim konularında bilgilerinin bulunmaması nedeniyle tarımsal üretim işletmelerinin ruhsatlandırılması işlemlerinin, madencilik faaliyetlerinin Valiliklerce ruhsatlandırılması örneğinde olduğu gibi İl ve ilçe Tarım ve Orman Müdürlükleri bünyesine alınması sistemin daha sağlıklı olarak yürütülmesini sağlayacaktır.
İDARİ YAPILANMA VE MEVZUAT İLE İLGİLİ SORUNLAR:
Tarım ve Orman Bakanlığımızca, ülkemizde stratejik olarak belirlenen iki üründen birisi olan Zeytin ve Zeytinyağı sektörünün gelişimi açısından yapılan çalışmalarla; en önemli üretici ülkeler arasında yer alan ülkemizde, 2005 yılından itibaren zeytin üretimini arttırmaya yönelik yapılan çalışmalarla, zeytin ağaç varlığımız yaklaşık olarak iki katına çıktığı, zeytinyağı üretimi için konulan 450 bin ton üretim hedefine 2022-2023 sezonunda 421 bin ton zeytinyağı üretilerek ulaşılıp, Dünya Zeytinyağı üretiminde İspanya’dan sonra 2.sıraya,sofralık zeytinde ise 735 bin ton ile birinci sıraya ulaştığımız yapılan açıklamalardan anlaşılmaktadır.
Tarım ve Orman bakanlığımızın politikaları gereği, Üretimde gerçekleştirilen bu artışlar yeni sorumlulukları beraberinde getirdiğinden, üretimde istikrar sağlanırken aynı zamanda “Türk Zeytin ve Zeytinyağı” imajı ile kendi markamız ve ambalajlarımız ile dünya pazarındaki payımızı arttırarak lider ülke olmamız gerekmektedir. Bunun içinde öncelikle AB’nin ülkemize uyguladığı kota ve ilave verginin kaldırılması sağlanmalıdır.
Mevcut üretim ve lider ülke olma hedefi politikalarını gerçekleştirebilmek, kendi markamız ve ambalajlarımız ile dünya pazarındaki payımızı arttırabilmek için:
1. uygulamadaki, meslek kuruluşu Ticaret odalarının yapısı gereği, sektörün mevcut yapı içerisinde temsilinin yetersiz oluşu, yapılacak faaliyetler için yeteri kadar kaynak ve zaman ayrılamaması, idarecilerin sektöre uzak kişilerden oluşması, göreve gelmeleriyle sektör sorunlarına vakıf olup, adaptasyon bakımından zamana ihtiyaç duymaları, idarede bulunan sektör temsilcilerinin, temsilde oran olarak etkisiz kalması, yapılacak çalışmalarda diğer meslek kuruluşu temsilcilerinin muhalefet göstermesi vb. nedenlerle mümkün olmadığı düşünceyiz.Bu nedenlerle sektörün hedeflenen politikaları gerçekleştirebilmesi için faaliyetlerini etkin bir şekilde yürütebilmesi amacıyla Zeytin Zeytinyağı grubunun ayrı bir oda olarak yapılanmasının uygun olacağını değerlendirmekteyiz.
2. Yapılan araştırmalarda, son dönemde sadece Edremit olarak değil, körfez bölgesinin, bir bütün olarak yapılaşması nedeniyle, kıyı kesimindeki zeytin varlığının önemli bir kısmını kaybettiği ve kaybetmeye de devam edildiği tespitlerine rağmen, ne yazık ki bölgedeki zeytin varlığının korunması ve arttırılması yönünde herhangi bir çalışmanın yapılmadığı, uygulamanın devam etmesi durumunda bu günlerin de aranır olacağı, lezzet ve kalite bakımından üretim bölgemizin Dünya’da sayılı üç bölgeden biri olması sıfatıyla, zeytin varlığımızı korumak ve arttırmak için koruma yasası çalışmasının, veya zeytinlik alanların imara açılmasının önüne geçmek için 3573 sayılı yasaya ve yönetmeliğe ek madde eklenmesi çalışmasının yapılması gerektiği, diğer yandan son zamanlarda zeytinlik alanlara önce konteynır yerleştirilip bilahare etrafında yapılar oluşturulduğu, bu tür yapılaşmanın önlenmesi gerektiği, Zeytin işleme tesisi olarak projelendirilip izin alınıp yapıldıktan sonra amacı dışında kullanılan yapıların artması zeytinlik alanlar için tehdit oluşturmaktadır. Bu konularda düzenleme yapılarak izin ve ruhsatların Tarım ve Orman Müdürlükleri uhdesine alınarak kontrollerinin tek elden yapılmasının uygun olacağının değerlendirmekteyiz.
3. 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Yasa ve yapılan çalışmalarla arttırılan Zeytin ağacı varlığımız, günümüzde özellikle madencilik faaliyetleri ile tehdit altında bulunmaktadır. Yasada zeytinliklere 3 km. mesafede toz ve duman çıkaran tesislerin yapım ve faaliyeti yasaklanmışken, muhtelif vesilelerle hazırlanan yasa tasarıları ve çıkarılmak istenen yönetmeliklerle veya yasada böyle bir hüküm olmamasına rağmen “gerekli tedbirler alınmak kaydıyla” ibareleri ile bu yasağın etrafından dolanılmak istendiği ve ruhsatlandırmalar yapıldığı görülmektedir.Bu hususun, sektörün gelişimi, özellikle bölgemiz zeytin varlığının korunması açısından büyük bir tehdit olduğu,
DEPOLAMA SORUNLARI
Bölgemiz zeytinyağı sektöründe depolama bakımından zeytinyağlarını mevcut durumda:
1. Zeytinyağı Fabrikalarının depolarında
2. Üreticilerin kendi imkanları dahilinde sağlıksız ortamlarda depolaması,
3. Ürünün kalitesine göre depolanmaması
4. Depolamada plastik kapların kullanılması
5. Yağlık zeytinin, gerek fabrikalara sevkinde, gerekse yoğunluk nedeniyle fabrikada beklemesi aşamasında fermantasyona uğraması,
6. Mevcut depoların genel olarak standartlardan uzak olmasının
Depolamadan kaynaklanan kalite kayıplarına neden olduğunu, sonuç olarak, sağlıklı, kaliteli, standartlarda bir depolama olanaklarının yetersiz olduğunu değerlendirmekteyiz.
Ayrıca standart dışı depolama; zeytinyağı elde edildikten sonra, zeytinyağında geri dönülemez kalite kayıplarına neden olan en önemli unsurdur. Diğer yandan koyu renkli cam ambalaj üretiminin yetersiz kalması, ihtiyacın yurt dışından ithalatla sağlanması, dövizdeki artışların maliyeti yükseltmesi nedeniyle yaygın olarak kullanımını önlemektedir. Sonuç olarak, ucuz görülen plastik ambalajlama malzemeleri yaygınlaşmakta, bununda kalite kayıplarına neden olduğu bir gerçektir. Diğer yandan, yurt dışı ürün taleplerinde, doğal olarak sözleşme süresince ürünlerin aynı kalite ve standartta olması istenmektedir.
Bütün bu nedenler bir arada değerlendirildiğinde; sağlıklı, kaliteli ve standartlarda bir depolama, yurt içi ve yurt dışı taleplerinin standartlarda sağlanabilmesi ve ihracatta ürün sürekliliği, üründe kalite kayıplarının önlenebilmesi, üreticilerin ürünlerini değerinde pazarlayabilmeleri, tağşişin büyük ölçüde önlenebilmesi ve fiyat istikrarı bakımından lisanslı depoculuğun oluşturulmasını zorunlu görmekteyiz. Bu konuda, bölgemizde Lisanlı depoculuk için GMKA tarafından yapılan fizibilite çalışmasına katkıda bulunmak için gerekli görüş ve önerilerimizi 22.06.2023 tarihinde Edremit Zeytin Zeytinyağı Derneği olarak GMKA’na da sunmuş bulunuyoruz.
Bunun için yerel yönetimlerin, ziraat odalarının, ticaret odalarının ve borsası ile üreticilerin bir araya getirileceği bir organizasyona ihtiyaç vardır. Lisanslı depoculuğun oluşturulması, ürünün markalı ihracatı bakımından küçük işletmeler açısından da teşvik edici olacaktır. Mevcut durumda bölgemiz ürünü aracılar tarafından belli bir komisyon karşılığında toplanarak büyük firmalara pazarlanmaktadır. Bu yöntem bölge ürününün değerinde pazarlanmasını önlemekte, tanınırlık bakımından olumsuzluklara neden olmakta, bölgemizi tedarikçi pozisyonuna düşürmektedir. Bu zincirin lisanslı depoculuk ile kırılacağı inancındayız. Diğer yandan kaliteli üretim bakımında küçük aile işletmesi tesislerinin teşvik edilip desteklenmesi bir zorunluluktur. Ülkemizde yaygın olmayan Zeytin -zeytinyağı lisanslı depoculuğunun yaygınlaştırılması, Dünya ticaretinde rekabet gücümüzü arttıracağı gibi devletin sektörden elde edeceği vergiler yanında sistemi kayıt altına almasını da sağlayacaktır.
PAZARLAMA SORUNLARI
Pazarlamanın yapılabilmesi için öncelikli olarak üretim ve depolama ile ilgili alt yapının oluşturulması yanında bölgemizde gerek tağşişin önlenebilmesi gerekse ihracata yönelik hizmet edecek akredite bir kimyasal analiz laboratuvarına da ihtiyaç duyulmaktadır. Alt yapıdaki eksikliklerimizin olması sağlıklı bir pazarlama ve özellikle ihracat bakımından engeldir.
Mevcut durumda bölgemiz, genel olarak büyük firmalara tedarikçi konumdadır. Tedarikçilik yapanlar bu durumun sürdürülmesinden memnun olup, alt yapı eksikliklerinin tamamlanması için başlatılan çalışmalara destek oluyormuş gibi davranıp, diğer yandan engellemek için çeşitli bahaneler üretmektedirler. Sorunun çözümü için yetkili kurum yöneticileri ise birkaç göstermelik faaliyet ile çaba gösteriyormuş gibi davranmakta mevcut konumlarını basamak olarak kullanmaktadırlar.
Bölgemizdeki mevcut sınırlı sayıdaki konvansiyonel işletmeler statüleri gereği ürün tedariğini daha uygun şartlarda sağlamakta bunun yanı sıra üretimden elde ettikleri kazançlarını yeterli görmekte ve varlıklarını sürdürebilmektedir. Üretimden sağladıkları kazançları ve kurumsallaşmadaki eksiklikleri, pazarlamada, özellikle ihracat konusunda çaba içerisinde bulunmamakta, fabrika satış mağazaları ve internet üzerinden iç pazara satışlarını yeterli görmektedirler.
Yurt dışı ticari faaliyetlere bakıldığında, ticaretin ve ihracatın çoğunlukla küçük işletmeler tarafından yapıldığı görülmektedir. Ülkemiz ve bölgemizde ise; küçük işletmeler arasında işbirliğinin olmaması, sermaye bakımından yetersizlikleri, depolama ve ticari faaliyetlerinin sınırlı olması, ayrıca yapılan depolama, katma değerli ambalajlama, dolum, pazarlama ve diğer faaliyetlerinin parakendecilik olarak yorumlanması nedeniyle hibe programlarından faydalandırılmamaları, ürün tedariklerini konvensiyonel işletmelere göre daha yüksek fiyatlardan sağlamaları, işbirliklerini özendirici teşvik edici tedbirlerin yetersizliği, iller arası farklı uygulamalar vb. hususlar nedeniyle pazarda yer almalarını, rekabet etmelerini güçleştirmekte ve ihracata katkılarına engel olmaktadır. Küçük işletmelerin, alınacak tedbirlerle sisteme entegrasyonu sağlandığı takdirde katma değerli, küçük, markalı ambalajlarla ihracat konusunda pazarlamada avantajlı hale gelebileceğimize inanıyoruz.
Pazarlama konusunda başka bir sorun, Coğrafi işaret konusudur. Coğrafi işaret esasen bölge ürününe değer katıp pazarlamada avantaj sağlaması gerekirken; uygulamada, Edremit körfez bölgesinde Edremit yağlık çeşidi ürün olmasına rağmen, bölge ürününden üretim yapan TARİŞ ile Ayvalık, Burhaniye, Edremit ve Havran ilçeleri Ticaret Odalarınca aynı ürünün farklı isimlerle tescil edildiği görülmektedir. Farklı isimlerle tescillerin tanıtımı her ilçe tarafından farklı etkinliklerle, genel olarak ta yerelde kendi kendimize tanıtım olarak yapmakta, bunun için konserler düzenlenmekte ve kaynaklar israf edilmektedir. Bunun yanı sıra, ürün şartnamelerinin uygun olmaması ayırt edici özelliklerinin tam olarak belirlenmemesi, farklı çeşitlerden elde edilen ürünlerin mevcut şartnameye göre Coğrafi işaret alabilme potansiyelinin olması, eksiklikleriyle tescil edilmesi nedeniyle, revizelere açık olması sonucu kaynak israfının yanında güvenilirliklerinin sorgulanmasına neden olmaktadır. Tescili yaptıran kurumlarca coğrafi işaretin, üyelerine ücret karşılı kullandırması, denetim faaliyetlerinin layıkıyla yapılmaması, mevcut haliyle pazarlamada bir avantaj sağlamaması kullanımını da yaygınlaştırmamaktadır.
İtalya’da Toscana bölgesinin Dünya’da tanındığı gibi, Edremit körfez bölgesi için ayırt edici özellikleri tam olarak tespit edilmiş, tek bir coğrafi işaret tescilinin yapılması tanınırlık için zorunlu görülmektedir.
Edremit körfez bölgesinde bulunan Edremit Zeytincilik Enstitüsü, Zeytin Araştırma İstasyon Müdürlüğü, Belediyeler, Ziraat Odaları, Ticaret Odaları, Ticaret Borsaları, Zeytincilik, turizm ve gastronomi ile ilgili Derneklerin katılımı ile oluşturulacak organizasyon tarafından bölgemiz ürününün tanıtımı bölgemize olan ilgiyi yoğunlaştırabilmek için detaylı planlamalar yapılmalı, Uluslararası çapta, belirlenen tarihlerde her yıl tekrarlanmak kaydıyla, hasat etkinlikleri festival programları oluşturularak etkinlikler gerçekleştirilmelidir.
Bu programlara; Tarım Bakanlığımızın temsilcileri, çatı kuruluşumuz UZZK Başkan ve temsilcileri, UZK Başkan ve temsilcileri, TOBB Başkanı, Sosyal çevresi geniş akademisyenler, yazarlar, Gastronomi alanında ünlü şefler, Turizm acenteleri, yerli ve yabancı tadım panelistleri, ünlü markalar, Türkiye’den Zeytinyağı ithal eden ve etme potansiyeli olan ithalatçı firmalar, Uluslararası, Ulusal ve yerel basın mensupları davet edilmesi tanıtım aktivitesine gerekli katılım ve ilgiyi sağlayabileceği gibi aktivitenin etkin olmasını da sağlayacağı düşüncesindeyiz.
Diğer yandan başka bir sorun Zeytinyağı kalite yarışmalarıdır.
Piyasaya baktığımızda bol ödüllü Zeytinyağlarından geçilmemektedir. Yarışmayı tertipleyen organizasyonlara belli bir bedel ödeyerek yarışmaya katılan tüm firmalara değişik isimlerle ödüller verilmekte ve bu firmalar, ödüllü ibarelerini mevzuata aykırı olmasına ve haksız rekabet yaratmasına rağmen ürün etiketlerinde kullanmaktadırlar. Bu yarışmaların, üreticiyi kaliteli ürün üretmeye yönlendirmesi gerekirken, bir rant kapısı haline geldiğini, tüketiciyi yanıltıcı olarak, pazarlama yöntemine dönüştüğünü, bu durumun rekabet kurallarına da aykırı olduğunu düşünmekteyiz. Bu yarışmalara bazı Belediyelerimiz ve Ticaret Odalarımızın kurumsal olarak sponsor oldukları da gözlemlenmektedir. Bu konuda dernek olarak sosyal medyada basın açıklamamızı da yaptık.
Her zeytin çeşidi özelliklerinin farklı olmasına rağmen bu yarışmalarda tüm çeşitler birlikte değerlendirmeye alınmakta, Dünyada önde gelen üç bölgeden biri olan Edremit körfez bölgesindeki Edremit yağlık çeşidinin yağının bu yarışmalardaki uygulamalar ile önemsizleştirildiğini düşünüyoruz. Denetimsiz, güvenirlikten uzak ve tamamen ticari kaygılarla düzenlenen bol ödüllü yarışmaların sürdürülmesi halinde; zeytinyağında toplam kalite alt yapısının geliştirilmesi, kalite algısı ve bilincinin yaygınlaştırılması ve özendirilmesi, ülkemiz zeytin yağlarının Dünya’da daha etkin tanınması, kalitemizin tescil edilmesi ve tüketiciyi koruma amaçlarına hizmet etmeyeceği gibi, bu amaçlara zarar vereceği, Türk Zeytinyağlarına olan kalite ve güven duygusunu zedeleyeceği ve bu zararın sektörde geçmişte yaşanan olumsuzlar gibi telafi edilmesi zor zararlara yol açabileceği, iç ve dış piyasalarda zeytinyağının kalite belgelerine karşı büyük bir güvensizliğe neden olacağı endişesini duymaktayız. Bu nedenlerle Tarım ve Orman Bakanlığımızca mevzuatla koşulları belirlenen ve denetimleri yapılan zeytinyağı kalite yarışmalarının yapılmasının çözüm olacağı düşünülmektedir.
Bölgemizin bir turizm bölgesi olması nedeniyle, özellikle yaz döneminde, uzun bayram tatillerinde dışarıdan büyük bir göç aldığı, tatil vb. amaçlarla bölgemize gelenlerin, tatil bitiminde ayrılmaları esnasında kendilerinin ve yakınlarının zeytin ve zeytinyağı ihtiyaçlarını yerelden karşıladıkları bir gerçektir. Genel olarak bu ihtiyaçlarını Pazar yerlerinden, yol kenarlarından veya mesire yeri yakınlarında köylü pazarı tabir edilen yerlerden markasız ürünlerden karşılamaktadırlar. Bu yerlerde pazarlama yapanlar, köylü olmaktan ziyade bu işin ticaretini yapan merdiven altı, kayıt dışı kişi ve kuruluşlardır. Bu tür yerlerin kontrolleri ise yerel yönetimlerce yapılmamaktadır.
Gerek tağşişin, gerekse kayıt dışılığın ve haksız rekabetin önlenmesi ve kayıtlı işletmelerin zarar görmemesi açısından bu tür yerlerde satışlara, standartlar sağlandıktan sonra, ruhsatlı olarak izin verilmesi yanında ilçe merkezlerinde yerel yönetimlerce oluşturulacak ve muhtelif zamanlarda duyurusu yapılacak Zeytin ve Zeytinyağı satış merkezlerinde, kayıtlı işletmelerce yapılacak satışların tüketici güveni, sağlıklı ürün pazarlanması yanında tağşişi önleyici ve bölgemiz ürününün daha iyi tanınmasına etkisinin olacağını değerlendirmekteyiz.
Sanal ortamda yapılan satışlarla ilgili olarak satıcıların, ÇKS, vergi, işletme ve oda kayıtlı olmalarına dikkat edilmesini ve satışların, tağşişli ürünlerin özellikle sanal ortamda pazarlanması nedeniyle sıkı denetim altına alınmasının hem üreticiler, hem de tüketicilerin haklarının korunması ve haksız kazancın önlenmesi bakımından önemli olduğunu değerlendirmekteyiz.
Son yıllarda, büyük işletmelerde dahilde işleme rejiminin ülkemizde olmaması nedeniyle, yurt dışı pazarlarını kaybetmemek ve sürekliliği sağlamak adına faaliyetlerini yurt dışında sürdürme düşüncesine yöneldikleri yolunda söylentiler yaygınlaşmaktadır.
İhracatta devamlılığın sağlanması, elde edilen dış pazarın kaybedilmemesi, sermayenin yurt dışına gitmemesi açısından, AB. Ülkelerince de uygulanan, dahilde işleme rejiminin ülkemizde de belirlenecek şartlarda uygulanmasını uygun görmekteyiz. Bu kapsamda serbest ticaret bölgelerine ürün getiren işletmelere, aynı zamanda getirdikleri ürün karşılığında iç Pazar dengelerini bozmayacak şekilde, iç piyasadan belli oranda ve fiyattan ürün alımı şartıyla izin verilmesi yanında, yurt dışından, dahilde işleme rejimi kapsamında serbest ticaret bölgesine getirilen ürünlerin, üreticilerimizin ve iç piyasamızın negatif olarak etkilenmemesi için bu ürünlerin, iç pazarda satışının kesinlikle engellenerek uygulama yapılmasının şartları oluşturulmalıdır.
Yine son yıllarda İhraç kayıtlı olarak yurt dışından (Suriye’den) getirilen zeytinyağlarının iç piyasaya satılarak fiyatları manipüle ettiği yolunda yaygın bir inanış vardır. Bu nedenle Yurt dışından (Suriye’den) ihraç kaydıyla getirilen zeytinyağlarının, ihraç edilmeleri takip edilmeli,yurt içi fiyatları manipüle etmemesi, rekabetin korunması açısından yurt içi piyasada satışları da önlenmelidir.
Son dönemlerde, zeytin üreticilerinin yaptıkları sert budama sonucu çıkan zeytin ağaç varlıklarının işlenerek katma değerli bir şekilde, çeşitli ahşap mutfak eşyası ve dekoratif eşya olarak değerlendirildiği, bu üretimin yaygınlaşmaya başladığı istihdama katkı sağladığı gibi ürettikleri ürünler tüketiciler tarafından rağbet görmeye başlamıştır. Bununla birlikte benzer nitelikteki ürünlerin maliyetlerin çok altında fiyatlarla özellikle uzak doğu ülkelerinden vergisiz olarak ithal edildiği gözlemlenmektedir. Bu sektörün gelişimi, aynı zamanda hammadde tedarikinin yapıldığı üreticilerin desteklenmesi açısından, Tarım ve Orman Bakanlığımızla, Ticaret Bakanlığımız ve Rekabet Kurumumuz ile koordineli şekilde, ürün maliyetinin altında fiyatlardan yurda girişinin önlenmesi için bu tür ürünlerin ithalatında, gümrük vergileri ile verilendirilmelerinin ve gümrük vergilerinin koruyucu bir şekilde arttırılmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir.
EDREMİT ZEYTİN ZEYTİNYAĞI DERNEĞİ